Dolardaki sert düşüş yatırımcının rotasını hemen güvenli liman altına kırmasına neden oldu. Altının ons fiyatı 1304.10 dolarla 15 ayın zirvesine çıkarken, Türkiye’de serbest piyasada çeyrek altın 191 liradan alıcı buldu. Türk Lirası’nın güçlenişi de sürdü, dolar 2.7893 liraya kadar indi.
Pasifik Okyanusu’nun iki tarafındaki merkez bankalarının ‘eylemsizliği’ dünya piyasalarını alt üst etti. Önce Amerikan Merkez Bankası (FED) nisan toplantısını pas geçti, ardından Japonya Merkez Bankası (BOJ) parasal gevşemeye gitmeyip negatif faiz oranlarını düşürmeyince Japon Yeni tarihinin en hızlı rallisine başladı. Dolar karşısında yen 18 ayın zirvesine çıkarken, doların değeri 106.14 yene kadar düştü. Ve tüm gelişen ülke para birimleri dolar karşısında değer kazanmaya başladı. Piyasadaki bu değişim yatırımcıyı hemen güvenli liman altına yönlendirdi. Altının ons fiyatı 16 ayın zirvesine çıktı ve dün 1304.10 dolar seviyesine ulaştı. Türkiye’de serbest piyasada da altın 116.65 liraya çıkarken çeyrek altın 191 liradan alıcı buldu. Euro da güçleniyor. Euro 1.1501 dolar ile 9 ayın zirvesinde. Türk Lirası da bu rüzgârdan nasiplendi ve dolar 2.7893 liraya kadar indi.
KAZANAN ALTIN OLDU
ALB Forex Araştırma Uzmanı Enver Erkan son dönemdeki dolar hareketlerinden sonra bir anlamda altının kazanan ve kazandıranların arasında olduğunu söylemenin yanlış olmayacağını vurgulayarak “Özellikle FED’in geçtiğimiz hafta ortada kalan politika açıklamalarından sonra dolarda süregelen değer kaybı, takip eden iki günde ABD’den gelen olumsuz milli gelir ve kişisel harcamalar verileriyle beraber devam etti. Bu süreç içinde diğer para birimleri dolar karşısında daha güçlü bir konuma gelirken, bir yandan da emtialar ön plana çıktı. Aynı zamanda; Japonya Merkez Bankası’nın sürpriz bir şekilde parasal genişlemeye takviye yapmaması ve hisse senetleri piyasasında görülen sert satışlar alternatif varlıkları ön plana çıkarmıştır. Dolar/yen paritesinin 106 seviyelerine dayanması küresel piyasalardaki risk iştahının bir hayli azalmasına neden oldu” dedi.
HEDEF 1400 DOLAR MI?
ABD ekonomisine yönelik olan algı ve buna bağlı olarak şekillenen FED’in faiz artırım beklentileri şu anda altının ana belirleyicisi olduğunu belirten Erkan ABD’den gelen kötü veriler ekonomistlerin haziran faiz artırım beklentisinin yüzde 12’ye düşmesine neden olduğunu vurguladı. Erkan “Bu durumun devamı altını destekleyebilir. Öte yandan Çin ekonomisine ilişkin belirsizliklerin devam ediyor olması ve küresel risk algısı nedeniyle yukarı yönlü eğilimin devamını bekleyebiliriz. Ons fiyatı 1270 dolar seviyesi üzerinde kalıcı olduktan sonra yukarı hareketini hızlandıran altında 1300 dolar üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda 1350 – 1400 dolar aralığı hedeflenebilir. Aşağıda ise 1270 dolar seviyesi önemli destek noktası haline gelmiştir. Altında anlamlı bir düşüş, dolar endeksi güçlenmeden gerçekleşmeyebilir” diye konuştu.
Türkiye’de serbest piyasada teknik açıdan önemli bir direnci aşan gram altında da yukarı yönlü eğilim devam ettiğini belirten Erkan 114.50 TL seviyesi üzerinde kalındığı sürece pozitif görünümün devam edebileceğini kaydetti. Erkan şöyle konuştu: “Bu aşamada 116.85 ve 118.60 TL seviyeleri direnç olarak izlenecektir. Gram altında aşağıda 114.50 TL seviyesi destek olarak izlenecektir. Bu desteğin kırılması durumunda 113.60 ve 112.00 TL seviyeleri hedeflenebilir.”
JAPONLAR ŞOKTA
JAPONYA’nın dünya devi ihracatçı şirketlerin yendeki bu güçleniş sonrasında hesapları karıştı. 1 dolar 106.14 yene inmesi ortalama kuru 120 yen olarak bilançolarını düzenleyen şirketleri zor durumda bıraktı. Nintendo, Seiko Epson, Mitsubishi Electric ve Fanuc’un kârında düşüş bekleniyor. Öyle ki dünyanın üçüncü büyük yazıcı üreticisi Seiko Epson’un faaliyet kârında geçen yıla göre yüzde 26 düşüş bekleniyor. Öyle ki dolara karşı her 1 yenlik yükseliş şirketin faaliyet karında 300 milyon yenlik düşüşe neden oluyor.
TÜRK LİRASI’NDA YÜKSELİŞ SÜRER Mİ?
TÜRK Lirası da dünyadaki gelişen ülkeler lehine esen rüzgarın etkisinde. Meksa Araştırma’nın yayımladığı not Türk Lirası’nda dolara karşı gözlenen yükselişi masaya yatırıyor. Notta Türk Lirası için şu risklere işaret ediliyor:
* ABD’den gelen verilerin olumlu olması ve FED üyelerinin şahin tonda konuşmaları piyasalarda pozitif algıyı tersine döndürmeye yetebilir. Bu sayede haziran olasılığının artması piyasaları bozucu etki yaratır.
* Belirsizlik yaratan her gelişmenin riskli varlık sınıfına giren gelişen ülkeler para birimlerine yönelik olumsuz fiyatlamaları beraberinde getiriyor. Bu durumda 23 Haziran’da Bretix referandumu belirsizlik yaratacak en önemli unsurların başında geliyor. İngiltere’nin Avrupa Biirliği’nden ayrılması durumunda küresel piyasalarda nasıl bir görünümün oluşacağı net değil.
* Yurt içerisinde terör saldırıları da Türk Lirası’nda kırılganlık yaratabilecek unsurların başında geliyor. Özellikle Orta Doğu kaynaklı jeopolitik risklerin Türkiye’ye negatif etkileri bir hayli net.
* En önemli risklerden birisi ise yeni anayasa ve başkanlık sistemine yönelik iç siyasette tansiyonun yeniden artması. Bu konu bir hayli önemli. Şayet referandum veya erken bir genel seçim söylentilerinin yükselmesi ya da bu olasılığın gerçekleşmesi TL tarafında sert fiyatlamaları beraberinde getirebilir.
ALTINSIZ İHRACAT YÜZDE 9.88 DÜŞTÜ
GÜMRÜK ve Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı öncü verilere göre dış ticaret açığı nisanda ayında yüzde 16.2 azalarak 4.22 milyar dolar oldu. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, ihracat nisanda yüzde 9.88 azalarak 11.9 milyar dolar, ithalat yüzde 11.6 azalarak 16.2 milyar dolar oldu. İhracatta sert düşüş geçen yılki güçlü altın ihracatından kaynaklanıyor. Bu yıl Türkiye’nin altın ihracatı geçen yılın gerisinde. Bakanlık verilerine göre ilk dört ayda dış ticaret açığı yüzde 19.9 daralarak 16.2 milyar dolar olurken aynı dönemde ihracat yüzde 7.1 azalışla 46.7 milyar dolar, ithalat yüzde 10.8 azalışla 62.99 milyar dolar oldu.
Nisanda en çok ihraç edilen fasıl 1 milyar 640 milyon dolar ile motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları oldu. Bu faslı 1 milyar 175 milyon dolar ile kazanlar, makineler, mekanik cihazlar parçaları, 789 milyon dolar ile örme giyim eşyası ve aksesuarları takip etti. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2015 Nisan’da yüzde 72.6 iken, bu yıl nisanda yüzde 74 olarak gerçekleşti.
ESKİ BAKAN ÖMER DİNÇER: ‘TÜRK İŞADAMLARI DIŞARI 11 MİLYAR $ GÖTÜRDÜ’
ESKİ bakan ve müsteşar Ömer Dinçer, Habertürk gazetesinde kaleme aldığı yazısında yerli yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapmaktan çekinmeye başladıklarını savundu ve 2015 yılında yerli işadamlarının doğrudan ve portföy yatırımı olarak 11 milyar doları yurtdışına çıkardığını yazdı. Dinçer Habertürk gazetesindeki köşe yazısında Türkiye’de ekonominin yeniden gündeme gelmesi gerektiğini belirtirken ekonomik istikrarı korumanın sektörlerdeki çeşitlilikle mümkün olacağını kaydetti. Sorunun içeride ve dışarıda güvensizlik olduğunu ileri süren Dinçer, şöyle devam etti:
“Her şeyden önce, içeride ve dışarıda güvensizlik var. Yatırım ortamı beklenen cazibeye sahip değil. Neden? Doğrusu her şey yolunda gözüküyorken, “Nereden çıktı bu istifham?” diyebilirsiniz. Birkaç cümle ile açıklamaya çalışalım. Büyüme daha çok özel tüketim ve kamu harcamaları nedeniyle gerçekleşti. Ayrıca kamu yatırımları da büyümeye önemli katkı sağladı. Yatırımların büyümeye katkısı 0.9 puanda kaldı. Ama daha önemlisi özel sektörün katkısı çok düşük. Sanayi üretimi artışı çok yetersiz ve daha önemlisi 2012 yılından beri yeni sanayi yatırımı yok denecek kadar az. Terörün olumsuz etkisi, ilk olarak ekonomiye yansıyor.”
BEKLENTİLER KARŞILANMALI
Yerli yatırımcıların, Türkiye’ye yatırım yapmaktan çekinmeye başladığını savunan Dinçer “Ekonomik büyümeye karşın sanayi yatırımlarının azalması, katma değeri yüksek ürünlerin payının artmaması endişe verici. Ayrıca 2015 yılında yerli işadamları doğrudan ve portföy yatırımı olarak 11 milyar doları yurtdışına çıkardı. Sermaye sahiplerinin yurtdışında yatırımlarının ve gayrimenkul alımlarının hızla arttığı görülüyor. İş dünyasındaki bu davranış değişikliği, bana göre ekonominin geleceği için önemli bir işarettir. Öncelikle yerli yatırımcıların beklentileri karşılanmalıdır. Sonra yabancı sermayenin” diye yazdı.
Dinçer yatırım ortamının belirsizliklerle dolu olduğunu kaydederek şöyle devam etti: “Anayasa değişikliği, başkanlık tartışmaları, terör ve güvenlik sorunları ve hukuk sisteminin tartışılması, ekonomiyi geri planda bıraktı. Ekonomi hükümetin gündemine yeniden ağırlıklı olarak gelmezse ve yatırım ortamı iyileştirilmezse, ilerleyen aylarda Türkiye’nin ekonomisi sıkıntılı günler yaşayacaktır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.