Tarihimiz incelendiğinde, ağaçlarla ilgili birçok inanışa sahip olduğumuz, ağaçlara ve özellikle de Çınar'a ayrı bir önem verdiğimiz görülecektir.
Çınar ağacının Türk toplumu ve Osmanlı devleti için apayrı bir yeri vardır.
Osmanlı devletinin kuruluşu sırasında, Osmangazi'nin Şeyh Edebali'nin evinde gördüğü rüyayı bilmeyen yoktur herhalde...
Ya da Fatih'in, “Ağaç kesenin, başını keserim” sözünü.
Osmangazi hazretlerinin, bugünlerde kemikleri sızlatılıyor. Yattığı yerden bile görünen ve adının verildiği ilçede ağaçlar katlediliyor.
Evet, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Yalova yolundaki ağaç katliamından söz ediyorum.
Büyükşehir Belediyesi, çok sayıdaki Akasya ağacını gözlerini kırpmadan yok etti. Şimdi de sıra, Özdilek ile Buttim arasında kalan Çınar ağaçlarına geldi.
Recep Altepe ve ekibi, 'Orman Haftası'nı ağaç keserek kutlarken, Orman Bölge ve İşletme Müdürlüğü de, burunlarının dibindeki ağaç katliamına seyirci kalmayı tercih etti.
Bursa'da bulunan Türkiye'nin tek ormancılık müzesinin kapısına kilit vurup kapatan Orman Bölge ve İşletme Müdürü, kapısının önündeki katliama acaba ne diyor, neden sessiz kalıyor?
Peki bu ağaçların kesilmeden, başka yere nakledilme şansı yok muydu? Bir başka deyişle bu ağaçlar kurtarılamaz mıydı?
Elbette ki kurtarılabilirdi.
Çevre örgütlerinde ve Orman İşletme'de çalışan Orman mühendisi arkadaşlara sorarak öğrendik.
Söküm makineleri kullanarak, ağaçlara zarar vermeden başka bir yere nakil mümkünmüş.
Öyleyse Bursa Büyükşehir Belediyesi neden uygulamıyor derseniz, maliyet ve zaman hesabı yaptıkları için, kesmek daha kolaylarına geliyormuş.
Biz bir kez daha buradan seslenelim: Çınarlara kıymayın efendiler!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.