Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, gelecek dönemde çok daha sıkı bir mali politika uygulanacağını söyledi.
Albayrak, döviz kurlarındaki hareketlilik ve yeni OVP planına ilişkin yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yeni dönemin yeni ekonomik anlayışı olacak. Yeni sistemle bakanlık sayısını 16’ya düşürdük. Bu yeni sistemin genel çerçevesini çizeceğimiz bir toplantı yaptık. İş insanlarımızla ve ekonomistlerimizle görüştük. Türkiye orta gelir grubundan üst gelir grubuna nasıl çıkacağına dair birçok iş insanı ve ekonomi uzmanıyla birçok toplantı yaptık.
“Yeni dönem, Türkiye’nin tüm kurumlarıyla, daha detaylı stratejileriyle hedeflerine ilerlediği bir süreci yaşayacağı dönem olacak. Bugün yeni ekonomik sistemin genel çerçevesi çizilecek. Özellikle yeni kurduğumuz bu bakanlık, gerek para gerek maliye politikalarının tek bir şapkada birleşmesiyle ve ahlaklı ve liyakata dayalı yönetim kademesiyle çok daha güçlü ve etkin bir bakanlık olacak.
“Bütün istişareler sonrasında yeni bir ekonomik yaklaşım ortaya koyduk. Ekonominin tüm alanındaki paydaşlarla birlikte istişare ederek ekonomik politikalar uygulayacağız. Görüşme ve istişarelerimiz Türkiye’nin bu yolculuğunda önemli bir ışık tutacak.
“Eylül ayında açıklayacağımız OVP – yeni bir isim de arıyoruz OVP’ye – detayları çok hızlı bir şekilde ortaya çıkacak. En önemli adımlardan bir tanesi kararlı bir yaklaşım olacak. Bugüne kadar kararsız mıydık? Hayır. Bir diğer fonksiyonu ne olacak, değişimi hedefleyecek; güçlü refleksleri ve stratejileri olacak. Güçlü temellere dayanacak ve sürdürülebilir olacak.
“Katılımcı olacak. Berat Albayrak bugün var, yarın yok, ama tasarlanan sistem Berat Albayrak olsa da olmasa da devam edecek. Kişiye ve bir sektöre dayalı, bölgesel avantajlara ve dezavantajlara dayalı olmayacak, katılımcı olacak. 81 milyonun katılımcı olduğu bir ekonomik model olacak.
“Mesele, tüm bu çerçeve, günlük bir taktiksel mantıkla değil, stratejik bir akılla yapılacak. Bunları ortaya koyarken de prensipleriniz olması lazım. Tüm paydaşlar, seven sevmeyen, oy veren vermeyen, böyle olması lazım.
“Bugün Türkiye’nin makro göstergeleri incelendiğinde bu olanlar mantıklı değil. Küresel gelişmeler ne olursa olsun, ekonomimizi tüm sınamalardan etkilenmeden çıkacak güçlü temeller üzerine inşa edeceğiz. Prensiplerimiz olacak.
“Tüm piyasa paydaşlarıyla – ama tüm piyasa paydaşlarıyla – reel ekonomisi, piyasa ekonomisi – daha etkili bir süreci ortaya koymalısınız. Ekonomi ve finans alanında yeni bir yıldız keşfetmeye çıkmadık. Tüm süreçler, bizi, toplumu, karar alıcıları ve tüm paydaşları da kapsayacak. Piyasa ve teori çerçevesinde bakıldığında, gerçekçi politikaların seçilmesi ve uygulanması öncelikli olacak. Ama Güler hanıma göre mi?
“Piyasa ve iletişimi iki gün peş peşe farklı şeyler söyleyebilir. Veri güvenliği çok önemli çünkü ekonomi verilere dayanıyor. Özellikle Türk lirasına güvenin artırılması gerekiyor. Hele de küresel sınamalardan geçtiğimiz bu günlerde bunu yapmak zorundayız.Türkiye sadece bölgede değil, küresel anlamda çok önemli bir rol model.
“Para politikalarının tam bağımsızlığı sağlanacak. İlk günden beri Merkez Bankası konusunda konuşmamaya gayret ettim. Merkez Bankası’nın tam bağımsızlığı prensibi üzerinden devam edilecek. Bu Türkiye ekonomisi için çok kritik esaslardan biridir. Özellikle finansal sektörün güçlü yapısının korunması noktasında, finansal istikrarın daha da güçlendirilmesi önceliklerimizden biri.
“Finansal sektörünün yüzde 90’ından fazlası bankalar olmayacak, olmamalı. Etkin, şeffaf ve verimli bir şekilde faaliyetlerine devamı için gerekli destek verilecek.15 yılda ciddi bir performans ortaya koyan iktidar, daha somut bir mali plan dairesinde çok daha güçlü bir disipline kavuşacak.
“Bütçeniz ne kadar disiplinli olursa, bankaların kapısında o kadar az gidersiniz. Bütçe disiplini en temel dinamiklerden biri.
Yapısal reformlar konusunda – şu anda yoğun bir çalışma yürüten ekibimiz bua odaklanmış durumda. Yeni ekonomik yaklaşımımızın genel bir mimarisi var. Dört ayağı var ama ben 3 + 1 olarak görüyorum. Temelde ekonomik dengelenme yer alıyor.
“Bir iki yıl içerisinde - 2018-19 ekonomide dengelenme dediğimiz ilk fazı yaşayacağız. 2018-19 yıllarında Türkiye birinci fazı bitirip, sürdürülebilir istikrarlı ve sağlıklı büyüme dediğimiz faza geçecek.
“Daha adaletli paylaşım politikalarıyla üçüncü faza taşıyacağız. Gerçek, sağlam ve kalıcı bir ekonomik yaklaşım olarak nitelikli insan gücü ve güçlü toplum fazı da bu üç temelin yanında olacak. Ekonomik dengelenmenin en önemli ayağı enflasyonla mücadele olacak.
“Çok daha sıkı bir mali politika uygulanacak. Cari açığın düşürülmesi için çok önemli adımların atılacağı bir dönem olacak. Sermaye piyasalarının derinleştiği çok önemli.
“Kamu borçlanmalarında kaynak çeşitliliği sağlanacak. Çünkü kamu kaynaklarının verimli kullanılmasını sağlayacak, tasarruf ve verimliliği artıracak çalışmalara başladık. 16 bakanın 12’si özel sektörden gelen çok başarılı arkadaşlar.
“Ekonomik dengelemeyi 2019 yılında tamamlayıp ikinci faz dediğimiz “istikrarlı büyüme” olarak adlandırdığımız faza geçeceğiz. Enflasyonla mücadele ve büyüme politikaları birbirine alternatif değildir. Hem enflasyonla mücadele edilecek, hem de büyüme politikaları var.
“Üretim odaklı büyümeyi de destekleyecek bir dönüşümü gerçekleştirebilirse Türkiye’yi kimse tutamaz. Stratejik büyüme alanlarını tespit ederek ortaya koyacağız.
“Reel sektör, bankacılık sektörü var, TOBB var, TUSİAD var, ekonomist ve akademisyenler var. Aylık ve üç aylık dönemlerde her bir bakanlığın ve performansının KPI’ları olacak. Bütün bu planın tamamı, 81 milyonu el birliğiyle üreten bir Türkiye’ye dönüştürecek.
“Türkiye 2002’den bu güne kadar ekonomik gelir ve refah düzeyini önemli bir düzeye taşıdı. Ama toplumun tabanına daha adaletli bir sistem. Dolaylı vergi ve dolaysız vergi konusunda – OECD ortalamasına gelmek için hadi dolaylı vergileri artıralım mı diyeceğiz? Hayır. Performansa dayalı ekiplerle çok daha etkin çalışacağız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.