DSP Genel Başkanı Önder AKSAKAL, Ayasofya Camii’nin müze statüsünün kaldırılarak yeniden ibadet mekânı olarak Cuma namazıyla birlikte halka açılması sırasında Diyanet İşleri Başkanı’nın tavır ve söylemleri üzerine bir açıklama yaptı. AKSAKAL’ın açıklaması şöyle:
Ayasofya Camii müze statüsünün kaldırılması sonrasında tümüyle ibadet mekânı olarak bugün Cuma namazıyla birlikte halka açıldı.
Türk milletinin 567 yıllık mülkü olan bu mabet, mülkiyet kaydındaki tanımlamasına uygun şekilde hizmet vermeye devam edecek, barış ve hoşgörü dini olan islâmın, son peygamber Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) yaşamsal düsturun da vücut bulduğu gibi “sevgi ve şefkat” temelinde yükselen toplumsal birlik anlayışının da yücelmesine, gelişmesine ve yayılmasına ev sahipliği yapacaktır.
Fakat bugünkü açılış etkinliğine ev sahipliği görevi verilen Diyanet İşleri kurumu, bizzatihi Başkanı tarafından kendi varlık sebebi olan lâik Cumhuriyet rejiminin kurucusu Mustafa Kemâl ATATÜRK’e şükran duygularını beyan etmek şöyle dursun “Bizim inancımızda vakıf malı dokunulmazdır, dokunanı yakar! Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar” diyebilecek kadar kendini kaybetmiş, ar’dan, izandan nasibini almamış duruşuyla tam bir rezalete imza atmıştır.
Fatih Sultan Mehmet Han’ın fethettiği İstanbul, Osmanlı’nın son döneminde emperyalist gayrimüslim işgali altında heryeriyle kaybedildiğinde, millî mücadelenin önderi Mustafa Kemal’in sarsılmaz iradesi ile kazanılan zafer sonrasında o Ayasofya ve yıkılmış darmadağın edilmiş tüm Camiler yeniden müslümanların mülkü haline getirilmişti.
Ne yazık ki bugün Ayasofya Camii, geçmişine düşman, “sevgi ve şefkat” duygularını kinine ve hırsına esir etmiş, bir elinde kılıçla haçlı saldırılarının güncel versiyonu DEAŞ’lıları andıran görüntüsüyle Diyanet değil, bir Hiyanet İşleri Başkanına tanık olmuştur.
Bu tipleme, müslüman Türkleri temsil eden bir figür olamaz!
Türk milleti asil, adil, sevgi ve şefkat duygularının timsali Hz. Muhammed Mustafa (SAV) yolunda, Yunus Emre’lerin, Hacı Bektaş-ı Veli’lerin, Mevlâna’ların öğretilerinin ışığında islâmiyeti yaşamış ve yaşatarak bugünlere gelmiştir.
Bugükü davranışıyla kendisini iyice deşifre eden ATATÜRK ve lâik Cumhuriyet’in hasmı görüntüsündeki, “sevgi ve şefkat” yoksunu Diyanet İşleri kurumunun başında bulunan bu zat derhal istifa etmelidir!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.