• BIST 9291.32
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • Bursa 16 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 17 °C

AB Sayıştayı, Paralar ve Hükümet

Ramazan Sevinç

Avrupa Birliği (AB) Sayıştayı sığınmacılarla ilgili yürütülen entegrasyon projeleri hakkında 71 sayfalık rapor hazırladı. Raporda Türkiye'nin performansı açıkça eleştirildi, hatta suçladı.

-Yarım kalan projeler
-Geri alınan ödemeler
-Eleştirilen kanunlar

Raporda yer alan bilgileri sizler için derledim. 

AB Sayıştayı, raporunda Türkiye'nin AB'den aldığı paralarla 2022-2023 döneminde yapılan faaliyetleri denetlemiş. Okulları, hastaneleri ve alt yapı inşaatlarını gezip fotoğraflamış.

Raporda Türkiye açıkça suçlanıyor. Eleştiriliyor. Hatta verilen bazı paralar geri isteniyor!

Raporun hazırlanma nedeni olarak Türkiye'nin bazı konularda,

-AB'ye gerekli verileri sağlamaması,
-Bazı sığınmacıların şikayetleri,
-Bazı projelerin "önemli ölçüde" gecikmesi, gibi gerekçeler gösterilmiş. 

Haliyle AB, "madem para veriyorum, denetlerim, hizmet nerede hizmet yok ise, para nerede?"  demeye getirmiş.

T.ürkiye Cumhuriyeti Hükümeti, kendi milletinin itirazlarına kulak tıkamak pahasına AB'nin rahat etmesi için sığınmacıları sahiplenip AB'nin isteklerini yerine getiriyor.

Buna rağmen AB'ye yaranamıyor. Suçlanıyor.

Oldukça dramatik, acı ve rahatsız edici.

Şimdi rapora bakalım:

Giriş kısmında, Türkiye'nin 4 milyondan fazla "kayıtlı" mülteciye ev sahipliği yaptığı ifade ediliyor. "Kayıtlı" ibaresi her yerde özenle kullanılıyor. Buradan da anlaşıldığı üzere, bir de bunun kayıtsızı var.

Sadece kayıtlılar 4 milyon!

Rapora göre şimdiye dek Türkiye'ye 5 milyon euro aktarılmış. Bunun yarısı AB bütçesinden, diğer yarısı AB ülkelerinden...

Danimarka, Fransa, İtalya, Hollanda ve İngiltere, cebinden ödeme yapanlar arasında ilk sıralarda…

Rapora göre Afganistan'dan Türkiye'ye başlayan düzensiz göç ve Türkiye'deki ekonomik kriz, "Türklerle sığımacılar arasında" sosyal uyumsuzluğu körüklemiş.

Raporu hazırlayan komisyon için "sosyal uyum" çok önemli. Bozulduğunu gördüklerinde bir rapor hazırlamak istemişler.

Denetim sırasında hem Türkiye'de faaliyet gösteren AB organları hem de Türk yetkili makamlarıyla görüşmeler yapılmış. Fakat talep edilen bazı veriler elde edilememiş. Özellikle Eğitim Bakanlığı, PICTES projesi kapsamında yapılan faaliyetler ilgili istenen verileri sunmamış.

AB Sayıştayının şikayetçi olduğu diğer kurum İçişleri Bakanlığı.

Rapora göre İçişleri Bakanlığı, yapılan yasal düzenleme üzerine AB ile koordineli çalışan insan hakları STK'larını hedef almış.

Üst düzey siyasi diyaloglara rağmen olumlu sonuç elde edilememiş.

Aile Bakanlığı da raporda eleştiriliyor.

Sayıştay, nakdi yardım projeleri kapsamında projelerden yararlanlara ilişkin bilgi talep etmesine rağmen AB'nin bu konuda gözlem yapması sınırlandırılmış.

Özetle, AB Sayıştayı, Türk bakanlıklarını açıkça kapsamlı bilgi vermemek, saklamak ile eleştiriyor.

Raporun ele aldığı bir diğer konu, mevcut projelerin gecikmesi ve maliyetlerinin artmasıyla ilgili.

Rapor, özellikle güneydoğuda sığınmacıların hizmetlerden yeterince yararlanamaması nedeniyle şikayetçi.

Şimdi eğitim alanında detayları inceleyelim:
Rapora göre Türkiye'de 1 milyon sığınmacı çocuk eğitim sistemine entegre edilmeli. Fakat Ocak 2023 itibariyle bunların yalnızca %65'i okullara alınmış.

AB'nin sığınmacılara yaptığı yardım iki şekilde ilerliyor.

İlk seçenekte yerli ve yabancı STK'lar, dernekler ve BM kuruluşları Türkiye'de hizmet ediyor.
İkinci seçenekte ise projeleri hükümet idare ediyor. Eğitim projeleri hükümetin kontrolünde.

Eğitim alanındaki en büyük proje PICTES...Yani sığınmacıların eğitim yoluyla Türkiye'ye entegre edilmesi.

Bu proje içim 1,7 milyon euro aktarıldı. Süreci Eğitim Bakanlığı idare etti. Bu paralarla okullar yapıldı, öğretmenler işe alındı, okul araç ve gereçleri dağıtıldı.

Fakat AB sayıştayı, ciddi bir iddiada bulunuyor. İddiaya göre işe alınan öğretmenlere İş Kanununa aykırı şekilde kıdem tazminatı verilmiş. Aynı öğretmenlerle tekrar sözleşme imzalanmış.
Yani en çarpıcı yanı aunı "öğretmenlere" fazladan ödeme yapılarak para doğru kullanılmamış.

Bahsedilen tutar 19,6 milyon euro ve  AB, bu parayı resmen geri istiyor !

PICTES projesi kapsamında yapılan okullar, verilen ekipmanlar, malzemeler ve işe alınan öğretmenler hem sığınmacılara hem de Türk öğrencilere hizmet sağlıyor.

Yani bu durumda, bazı Türk evlatları AB parasıyla okutuluyor.

Türkiye ilk başlarda geçici eğitim merkezleri kurarak sığınmacılar için buralarda faaliyet göstermiş. Fakat ilerleyen dönemde bu kurumlar kapatılıp sığınmacılar Türk devlet okullarına devredilmiş.

Heyet, raporu hazırlanırken 7 okulda hizmetleri denetlemiş.

Heyet evvela okullarda okutulması gereken Suriyeli sayısını kontrol etmiş. Eksik olmadığını tespit etmiş.

Rapora göre AB yardımlarıyla alınan malzemeler (buraya dikkat) sadece Suriyelilere sunulduğu için ! öğrenciler arasında gerginlik olmuş. Bundan vazgeçilmiş!

Heyet, bazı okullarda PICTES kapsamında alınan ürünlerin hiç kullanılmadığını tespit etmiş. Tenis masalarını kutularında görüp fotoğraflamışlar.

Bazı okulların bakımsız olduğu not edilmiş. Bazıları ise tam donanımlı haldeymiş.

Rapora göre eğitim alanında yapılan faaliyetlerin maddi değeri, bakanlık yeterli veri sağlamaması nedeniyle belirlenememiş.

AB sayıştayı paraların nerelere harcandığı konusunda bilgileri olmadığını ifade ediyor. Paralar nerede diye soruyor !

Raporda yer alan bilgiye göre, bir okulun AB fonundan para alabilmesi için en az 40 sığınmacıyı okutması gerekiyor. Yine rapora göre bazı okullar bu yeterliliğe sahip olmadığı için paraların yalnızca Türk çocuklarına harcandığı yönünde çıkarım mevcut.

Sağlık alanındaki incelemelere geçelim... Rapora göre sağlık alanında SIHHAT projesi yürütülüyor. Bu kapsamda her 4 bin sığınmacı için 1 göçmen sağlığı birimi kurulmasının gerekli olduğu belirlenmiş.

Türkiye her 4 bin Türk için 1 aile sağlığı merkezi kuruyormuş.

Yani rapora göre Türkiye, Türklere uyguladığı sağlık birimi standardını sığınmacılar için de uygulamış. Sığınmacılar büyük oranda göçmen sağlık merkezlerine gitmiş ve hastaneleri tercih etmemiş.

Rapor, bunun nedeni olarak sığınmacıların dil engelini gösteriyor.

Sığınmacılar için yürütülen sağlık hizmetleri ilk yıllarda yeterliyken 2022 yılı itibariyle artan sığınmacı sayısı üzerine 25 şehirde sağlık hizmet kapasitesi yetersiz hale gelmiş.

Rapora göre sağlık bakanlığı sağlık birimlerini hem Türklere hem de sığınmacılara hizmet veren aile sağlığı merkezi olarak dönüştürmek istiyor. Tabi, fiziksel olarak ayrı tesislerde...

Bunun için yeni yerler yapılıyor. Toplamda 29 milyon euro bu iş için tahsis edilmiş.

Rapora göre iki hastane AB tarafından deprem yönetmeliğine uygun şekilde finanse edilmiş. Hatay ve Kilis hastaneleri... Fotoğraflarını da koymuşlar.

Bu iki hastane hem Türk hem sığınmacılar tarafından yoğun şekilde kullanılıyormuş.

Rapora göre Suriyelilere sağlık merkezlerinde pratisyen, dahiliye uzmanı, kadın doğum uzmanı, çocuk doktoru olarak çalışma imkanı sağlanmış.

Yine rapora göre Suriyeliler normalde Türk vatandaşlığı almadan veya denklik sınavına girmeden sağlık sisteminde çalışamazmış.

Yani ?

Heyetin yaptığı denetlemeye göre Suriyeliler sağlık hizmeti alma konusunda Türk'lerle eşit muamele gördükleri için memnunmuş. Burada Türkiye'yi övüyorlar. Yapılan binalar depremden etkilenmemiş çünkü deprem mevzuatına uygun hareket edilmiş.

Fakat raporda ilginç bir anektod var. Depremden sonra ekstra bütçe gerektiren iki nakit yardım devreye sokulmuş. Türkiye, bu yardımlardan sığınmacılar haricinde, Türkler için de istemiş.

AB, deprem nedeniyle Türkler için tek seferlik 12,25 milyon euro ödenmiş.

Türkiye, deprem nedeniyle Türkler için de para istiyor... 12,25 milyon euro alınıyor. Demek ki ihtiyaç varmış. Halbuki o süreçte konuşulanlar daha başkaydı.

Dikkatle düşünülmesi gereken bir konu !

Raporda ilginç bir husus daha var. Sağlık alanında yürütülen AB projelerinin personel giderlerini, bina bakımlarını ve ekipman masraflarını Türkiye, ulusal bütçeden karşılıyor.

Raporun Türkiye'yi en çok eleştirdiği konu, sosyo-ekonomik destek ve iş gücüne katılım...

Türkiye'de yaşanan ekonomik sorunlar, projelerin hayata geçirilmesine engel oluyor. Çok sayıda projenin bitişi ertelenmiş. 2023'te bitecek projeler 2025'e ertelenmiş.

Rapora göre Türkiye, sığınmacıların iş gücüne katılımı konusuna çok az önem veriyor. Türkiye o kadar çabalıyor ama kendini AB'ye beğendiremiyor. Dramatik gerçekten. Yıllardır çalış, AB'nin rahatını sağla ama memnun edeme...

Söylenecek çok şey var cidden.

Heyet, Türkiye'ye gelip altyapı projelerini bile denetlemiş. Kanalizasyon çalışmalarına bakıp fotoğraf çekmişler.

Dört projede, uygun olmayan harcama tespit edip verilen paraları geri almışlar. Ne kadar olduğu yazılı değil.

Rapora göre Türkiye'de yaşanan ekonomik sorunlar, dövizin yükselişi ve depremin etkisi nedeniyle başta planlanandan 632,4 milyon euro fazla para gerekiyor.

Projelerde kullanım %50 Türkler %50 sığınmacılar şeklinde iken, AB sığınmacıların daha çok yararlanmasını istiyor.

Rapora göre iş gücüne katılım kapsamında sığınmacılara iş kurmaları için paralar ödeniyor. Heyet, 57 sığınmacı girişimciyle görüşme yapmış.

Bir sığınmacıya girişimci olması tescil ve ofis masrafları için ödeme yapılmış. İş kurmuş. Altı çalışanı var. İyi kâr ediyormuş.

Fakat AB sayıştayı Türkiye'deki bazı kanunlardan oldukça rahatsız.

Her Suriyeli için 5 Türk vatandaşı çalıştırması, işletmelerdeki geçici koruma sağlanan yabancı oranının Türk vatandaşlarının %10'unu geçmemesi gibi kurallar eleştiriliyor. Risk olarak görülüyor.

Yani Türkiye sığınmacıları AB'nin rahatı için on yıldır himaye ediyor. Para harcıyor. Toplumsal huzursuzluğu ve eleştirileri göze alıyor. Fakat AB doymuyor. Yeterli görmüyor. Sömürgeci bir vali gibi daha fazlasını istiyor.

Çıkarılacak çok ders var... Çoook.

Rapor sonuç bölümünde kritik bir değerlendirme yapıyor. Projelerin hükümetle yürütüldüğü kadar STK'larla da yürütülmesini istiyor. Fakat istenilen durum mevcut değil. Bu konuda "siyasi irade eksikliği" olduğu kanaatinde.

Bazı STK'ların neden sığınmacı yanlısı olduğu belli.

Söz konusu rapor, Lüksemburg'da sayıştay üyesi Bettina Jakobsen başkanlığındaki 3. Daire tarafından 27 Şubat 2024 tarihinde kabul edilmiştir. 

Kaynak: eca.europa.eu/en/publication…

Genel Derleme için John Snov'a Teşekkürlerimizle.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2015 Bursa Bakış | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : Haber İhbar Hattı: 0544.201 80 43 Faks : 0544.201 80 43